4 Ocak 2012 Çarşamba

Ne garip sadece 5 dk sonra doğum günüm.Dünyaya bir ben geleceğim bir benin üstüne ve 16 olacak yaramazlıklarımın toplam yılı.Yaşıyorum ama neyin uğruna gerçekten bilmiyorum.Hedefim ; Türkiyeyi kurtarmak.Bu sanatsa oabiir fiziksel olabilir , siyasal olabilir.Ve istediğim tek şey ben öldüğümde adım rahmetle anılsın.Tıpkı ismi olmayan bir şehit gibi..Dakikalar ne kadar da tuhaf bugün.Senelerde.Mesela ; geçen yıl ki arkadaşlarım yok yanımda , çok farklı insanlar var.Karakterim de gittikçe değişiyor tıpkı tanıdığım iki yüzüler gibi ve sen...Sen aşk ; hayatımdan çıkardım seni.Bittin evet başardım.Ama aşksız yapamadan bitirdim.Bitirirken bile aşıktım.Biliyorum şu an hala aşığım ama saklı tutuyorum....
Ve...Yeni düşüncelerimle yeni arkadaşlarımla DOĞUM GÜNÜM KUTLU OLSUN!

Hayatımdaki en boktan anlar no1

 İlk önce şu şarkıyı açın. Ve şimdi şarkıya bırak kendini.
 Ben artık çok yoruldum, her şeyinden. Her zaman aynı şeyler oldu. Çok özledim dedin seni çok seviyorum dedin, bende salak gibi inandım. Hemde her seferinde. Şimdi yine durmuş karşımda beni özlediğini söylüyorsun. Ama benim buna gücüm yok ki. Döneceksin sonra ben yine sana çok alışcam ve birden her şey bitecek. Ben hiç bir şey yapamayacağım. Sen birden benden uzaklaşacaksın. Ben yine ağlayacağım, hemde çok -her defa olandan daha fazla-. Çok fazla acı çekeceğim. Sen ise hiç bir şeyden habersiz, kulağını bana kapatmış bir köşeden beni izleyeceksin, arkadaşlarınla belki de dalga geçeceksin. Umrunda bile olmayacağım. Ama ben seni her görüşümde ayrı ayrı ölcem. Her defasında çok ayrı bağlanacağım sana. Ama sen asla beni umursamayacaksın.
 Peki şimdi söyle ben seni nasıl unutayım? Nasıl her şeyi birden sileyim? Hiç mi düşünmedin beni? Hiç mi üzüldüğümü, senin için ağladığımı düşünmedin? Benle beraber bütün yakınlarımında mı üzüldüğünü düşünmedin?
 Şimdi sadece sana ne yaptığımı düşünüyorum. Yapma böyle, beni sevmemen bu kadar zor olmamalı. 1 senedir bütün dileklerimde sen varsın. Sen başkalarıyla gününü gün ederken, ben saatlerce ağladım. Bana sadece bir saniye bakman için bile her şeyimi veririm, bilirsin ya da bilmezsin.
Bana en son beni unut demiştin. Ne oldu peki? Niye geri dönmeye çabalıyorsun şimdi? Yapma bunu bana lütfen. Hayatımda ilk sevdiğin insanı mutlulukla hatırlayayım ne olur. Kendini daha fazla düşürme gözümden.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Salaklığımıza doyulmayacak bir hareket: AŞK.

 Aşk o kadar basit bir şey değildir. Kendini zorla da kimseye aşık edemezsin. Yani sorun şu ki kimse aşık olacağı kişiyi seçemez ki seni sevmeyen birini sevmeye başladığında bu sıçtığının resmidir. Hele ki kafanı yastığı koyduğun an, onunla ilgili hayaller kurmaya başladıysan git kendini en yakın gökdelenden at.
Ne yaparsan yap kendine olamazsın. Zaten o insanı sevdiğini de sonradan anlarsın ve her şey için çok geç olur. Kısaca hayatınızı siktiğinde anlarsınız onu sevdiğinizi.
 O size istediği yalanı söylemiştir ve tabikide embesil gibi bizde inanmışızdır. Sizi o göt kadar sürede kendisine aşık etmiştir (Kesin bununla ilgili büyüleri var piçlerin). O sizin her şeyiniz olmuştur, onu hayatınıza dahil etmişsinizdir. Onun en sevdiği, nefret ettiği her şeyi adınız kadar iyi öğrenmişsinizdir. İlk önce "Her şey mükemmel gidiyor." dersiniz herkese, kendinize.. Ama bunun sonu geldiğinde kabullenemezsiniz. Önceleri ağlarsınız her gece, her şarkıda, her sözünde, her üzüntüsünde kısaca her zaman. Sonraları kendinizi suçlarsınız, "Ben şu siktiriboktan şeyleri yapmasaydım her şey mükemmel olacaktı" dersin. Ama kendini hiç bir zaman suçlamamalısın, yani ben bunu öğrendim. Çünkü o pezevenk yine aynı bokları yiyecekti, sonuç yine aynı bok olacaktı. Daha sonraları yokluğuyla çok büyük bir acı gelir, özlemden. O senin sürekli karşındadır ancak gidip tek bir laf bile edemezsin. Sanki uzansan elini tutabileceksin, öpebileceksin ama yapamazsın.
Sana çok yakındır ama bir o kadar da uzaktır. 
 Her şeyiyle sizi boğmaya başlar bir zaman sonra, en çokta yokluğuyla. Önceleri alıştığını sanarsın, herkese böyle söylersin. Ama birden bir şarkı çalar, bir yazı okursun hemen aklına düşer. Beynin uyuşur. Sadece onu, yaptıklarını, dediklerini, dokunuşlarını düşünürsün. Bir zamanlar seni varlığıyla bağlayan insan şimdi yokluğuyla seni hayattan koparır. O senin ağzına da sıçsa sen hala salak gibi onu anlatırsın herkese. Aslında iyi biri olduğunu söylersin en yakınlarına, zaten seni sevmemesi de onu kötü biri yapmaz ya. Sonralarında tıpkı "O"
olmaya başlarsın. Tüm sevdiği şeyleri yaparsın. Film izlemeyi, kahve içmeyi, maviyi, yağmuru seversin.. Her şeyini. Ama o bunların asla farkında olmaz hatta siklemez bile seni. Çünkü senin üzüntün onun için hiç bir şey ifade etmez. Sadece umrunda olan kendi mutluluğudur. Hayatına yeni fallikleri alır sanki nispet yapar gibi. Ama sen yapamazsın işte bunu, sadece onu beklersin sanki bir bok varmış gibi. Ama gelmez. Onsuz yaşayamazsın diye bir şey yok, tabikide yaşarsın ama sen bunu asla tercih etmezsin.
 Sonralarında bir bakmışsın yalnızlığa alışmışsın, çevrendekiler birer birer azalmış. Dedim ya alışmışsındır artık, kimsenin yokluğu koymaz sana
 Sonuç olarak onu sevmekten kurtulamazsın. Her zaman sana kendini bir şekilde hatırlatır. Karşısına geçip "Sev artık beni orospu çocuğu" demek istersin ama diyemezsin çünkü sana siktir çekeceğini bilirsin.
Şimdi ben bu hayvan kadar yazıyı sırf onun için yazdım. Ben ki tuvalete bile gitmeye üşenen insan.
Neyse öyle işte.

1 Ocak 2012 Pazar

Sensiz (Nefessiz) Bir Yeni Yıl

 Yeni yıla giriyoruz ve sen yoksun yanımda.Aslında hiç olmadın , hep yoktun.Ben seni hayallerimde büyüttüm zaten.Hayallerime büyüdün.Koca adam oldun , evlendin falan.Bir çok kez küsüp barıştık seninle yine de evlendik hayallerimde.Peki neden ben hep aynı kaldım?Sen büyüdün ben hala küçüğüm , küçücük?Beni yetim cocuklar gibi niye ortada bıraktın?
 Sen hep başkalarını sevdin , hep başkalarındaydın.Onlar benden daha güzeldi , daha zayıftı , daha naifti.Ben se sokak çocuğu.Bazen aşk dilencisiydim bazen gururlu bir evsiz.Buydu senin gözündeki yerim.Küçük bir çocuk.Büyüyemeyen bir çocuk.Hep öyle kalacak.Hep oyun oynayan , pollyanna , masum , sevimli , her şeyi saçlarının okşanmasıyla unutan.Hayır ben değilim bu  ya da öyleyim.Sen ne dersen de ; ama ben sadece ölü biriyim.Evet , doğru , büyümüyorum.Çünkü ben oyun parkındaki bir direğim.Ne kadar sert görünsem de çocuklar için renkten renge girerim.Sırdaş olurum.Ama hiç bir zaman namussuz olmam.
 İnsanlar o kaybetti diyorlar , yanılıyorlar.O niye kaybetsin ki , sevmedi ki hiç o.Bilmez ki değerimi.O hep onlara bakacak, hep onlara.Ben de hep hayatıma , hayır şu an bile onu düşünüyorum, hayatıma bakamıyorum.Neden her şeyi sonuna kadar dibine kadar götürmek istiyorum ki?Tadında bırak gitsin.Ne kadar tatlı olursa olsun.Benden değerli mi?Biliyorum , değerli.Son vermek gerekiyor.2012 de ayn hataya düşmemek gerekiyor ve sevdiğim , seni tamamiyle unutmam gerekiyor.Çünkü sen acıdan başka hiç bir şey vermiyorsun bana..

19 Aralık 2011 Pazartesi

BİLMEDİĞİMİZ ARKADAŞLIK TÜRLERİ



En iyi arkadaşın kim? Dost ne demek? Kardeş nasıl olunur? Bir insana bir tanem denilmesi için ne yapması gerekir? Neden arkadaşlık kurmaya mecburuz? Biliyorum , Dr Oetkerdeki kız gibi sorularımı sıraladım ama sorularım yeme üzerine değil.- Bu arada o kız şu anda obez mi diye merak ediyorum.Yok ben su içsem kilo alırım. Bu öküzler çikolata pınarını yeseler , içseler , bitirseler kilo almazlar.-
Aslında en iyi arkadaş , dost , kardeş ve bir tane dediğimiz insanlar çok farklıdır. Bu farkı size öğretmek daha doğrusu farketmenizi sağlatacağım. En iyi arkadaş ; sınıfınızda size arkadaşlık eden gerektiğinde ders çalıştıran , ders notlarını veren insandır. Dost ; size yoldaşlık eden , başın ağrıdığında sorunu çözmeye çalışan , sizi seven , sizle gezen ama güvenmek ile güvenmemek arasında kaldığın insanlardır. Kardeş ise ''Ulan sana bir şey oldu mu bu dünyayı yakarım'' , ''yan gözle bakanın canını yakarım'' diyen insanlardır. Seninle bir gün , iki gün için değil karşılıksız bağlanan ölüme kadar giden bir arkadaşlık türüdür.Kardeş olmak için öncelikle yılların geçmesi lazımdır. İkinci şart ise o kişiyi tanımak , tanımaktan kastım onun ne düşündüğünü , aklından ne geçirdiğini bile tahmin etmek değil , bilmektir. Üçüncü şart ise ; ölümü göze alabilmektir kardeşlik.
Bir tane dediğimiz kişi ise bir tane olmalıdır.Tek , kimse onun yerin almamalı.O hayatında tek olmalı. Ruh eşin , ruh ikizin olmalı. Asla kardeşin , bir tanen olamaz ama bir tanen olan bir insan kardeşliğe terfi edebilir. Eğer bir kişi bir tane olmak istiyorsa yalanı olmamalı , realist ( gerçekçi ) olmalıdır. Zaten bu hayatta size tek bir kişi yalan söylemez , o da bir tanenizdir.
Peki neden arkadaşlık kurmak isteğindeyiz? Çünkü insanı yaratırken Allah inanç duygusu ve güvenme duygusunu da birlikte vermiştir. İnanç sadece ibadet şeklinde anımsanamaz. Bir arkadaşa inanmakta , güvenmekte insanın alt yapısında vardır. Bu iki duygu bu dünyada yoldaşlık etmesi için arkadaşlık kurma mecburiyetine iter bizi.
Aslında hepimizin dostu , en iyi arkadaşı vardır. Kardeşi de bulabilirsiniz. Çünkü ; hepimiz 'ölümüne gidecek arkadaşlığı' isteriz. Karşındaki kişi de aynı şeyi istediğinden onu da bulursun ama yalan söylemeyeceğin biri olması ve senin de ona sonuna kadar güvenmen ve sana asla yalan söylemeyecek biri olması ve üstüne üstlük bir de iyi anlaşmanız , evet , biliyorum , çok zor. Fakat ben buldum. ''Tanrı'm sana bu kulunu benim ile arkadaşlık ettirdiğin için teşekkür eder , şükranlarımı sunarım. Umarım kaderimi yazarken onu benden ayırmazsın'' . 

17 Aralık 2011 Cumartesi

DEDİKODUCU ERKEKLER LÜTFEN ÖLSÜN

Dedikoducu erkekler hepiniz ölün , yaşamayın , nefes almayın lütfen! Hepiniz biz kızların gözünde toptan öteye gidemezsiniz. İnanın sizi gördükçe ; pembe dizilerde anlatılan cömert , sadık , cesur , gözü kara delikanlılara olan hasretim büyüyor.
Kim bilir kaç kızın hayatını zehir ettiniz ve kim bilir kaç kızı cinsinizden nefret ettirip soğuttunuz? Peki hiç ananızı , avradınızı düşünmedeniz mi ? ''Lan , Allah bilir benim anama , avradıma ne diyorlar , ne fantezi üretiyorlar'' diyip.
Dedikoducu erkekleri tanıma kursu vermek istiyorum.O kadar kişi tanıdım ki şimdi beş dakika içinde o tipi gösterebilirim bile. Mesela ; genelde saçlarının ucu kıvırcıktır ya da saçının bir tarafını mutlaka kaldımıştır. Bir de bu tür kişiler çok güzel konuşur. Seninle öyle bir konuşur ki sen ona hayran hayran bakarken , bir bakmışsın sırlarını dökmüşsün , ipleri onun eline vermişsin. Sen onla ilgili Titanikli hayallere dalmışken o senin başını koparmak için hançeri eline almış bekliyordur ve farkettiğin an , işte o an ; ateşin çıkar , yüzün bir kızarır bir morarır bir sararır aynı galatasarayın forması gibi daha sonra sesin gittikçe gider daha sonra yanarsın , üflersin , püflersin , donup kalırsın  , konuşulanları dinlemezsin. Artık beynin sadece ve sadece ağzından çıkardığın baklayı baklavaya çevirmektedir. Ama olmuyor , olmuyor , olmuyor. O alacağını almıştı bu durumu değil Facebook , Twitter , Google'a reklam yapsan bile düzeltemezsin.
Tabii o halini düzeltmeye çalışan insanın değişimine de hayranım. Bazen Nihat Doğanlaşır bazen Yıldız Tilbe olur. Bazen Sezen Aksu bazen de Suleyman Demırel gibi kendini kanıtlamaya çalışır. Yani o anınızı kameraya çekseler ya Youtube da bir milyon size (Sizi) tıklar ya da Hayrettin 'yılın malı' seçer. Belki Beyaz Show'a çıkarsın. Seninle ilgileniyormuş gibi yapar fakat tek amacı dalga geçip , reyting sayısını arttırıp akşam eve götürüp , yiyişeceği hanımlar için para kazanmaktır.
Ve sen yarın o ortamdaki en komik kişisindir.Bir de 'reklamın iyisi kötüsü olmaz' diyen pıçi bulursam onun kafasını kesip reklam yapacağım.
Senin için tek çözüm o insanların torbalaşmış ağızlarını biran önce kapatacak bir dedikodu bulmaktır dostum.Çünkü; bir dedikoduyu ancak başka bir dedikodu ile kapatırsınız.Bu çözümü uygulayacak duruma düşmemenizi dilerim.Hı bu arada o dedikoducu erkeklerin teker teker ağzına s.... Tamam , kestik.Şimdilik ; öptüm , bay.


15 Aralık 2011 Perşembe

BLOG NO:1 AŞKI SORGUYA ÇEKTİM

Bir insana aşık olmak için ne yaparsın ya da şöyle diyeyim neden aşık olursun?Bir de aşık olunca ilk ne dersin? ''oha yeminlen galbime bi şeyler oldu'' ya da Alacakaranlıktaki Bella gibi ''Midemde kelebekler uçuşuyor yok ince bağırsaklarımda uçuşuyor yok tuvalete kaçtı kelebeklerim'' mi dersiniz? Aslında farkında olmadan duygu paylaşırız daha sonra ona hayaller katarız.Tabii o da boş durmaz hayallerininde hayatının da senin de ağzına sıçar ve sen gözyaşlarıyla Sezen Aksudan ''Vay yine mi keder ama artık yeter'' dersin.O da Nil Karaibrahimgilden ''Senin aşkın bana extralarge'' der.Yani biz aslında üzülmek için severiz , aşık falan oluruz.O zaman insanlar salak.Peki biz mal gibi durduk yere çocuğun yakasına yapışıp ''Kalbim sana çarpıyor yavşak bana biraz bak yoksa sevdiğin , çıktığın kızla aranı bozarım  , hayatını dar ederim.Sen benim beyaz atlı prensimsin'' dersen o da atına binip bir güzel şahlanır , teknesini atar sonra da siz o atın götüne girmek istersiniz.Sen onun hayatını mahvedersen o da senin hayatını mahveder.Hıı birde şu var ''Benim ne suçum vardı vardm Allah'ım tek yaptığım kalbimi ona vermek'' lan manyak.Sen bu çocuğun kızlarla/erkeklerle  gezmesini , konuşmasını, çıkmasını engelle sonra ''ben ne mi yaptım Allah'ım? aşkın içine düştüm kaldım'' diyip Gülşen'e bağla kafanı.Şimdi bunu okuduktan sonra beyninizde, kalbinizde bir değişiklik olmadı, biliyorum.Ben zaten gidip hoşlandığınız çocuğa ''Ben bir bloga baktım , bir metin okudum ve her şeyin farkına vardım artık seni sevmeyeceğim.Kendimi başka şeylere yoracam , hadi bay , öptüm'' demenizi beklemiyorum sadece güldürmek istedim bir de düşündürmek.Başardıysam ne mutlu.Hadi bay , öptüm!